Hollanda
?Volendam, HOLLANDA
Hollanda gezilecek yerler listemize başlıyoruz…
Evet üzerimdeki elbise resmi olarak 3 ülke gördü..? Prag’da yanıma yedek kıyafet almayarak, bir sonraki otel konaklamamıza kadar da valizime ulaşamayarak ne kadar korkunç bir hata yaptığımı anladığım yer tam olarak bu şahane kasaba oldu.. Yaz aylarında Hollanda’nın ne kadar soğuk olduğunu söylemiş miydim?? Soğuk, sevgili takipçilerim, çok çok çok SOĞUK.. Özellikle de üzerinizde bir elbiseyle dolanıyorsanız… Donmamam için seferber olan canım Burçin’e selam olsun buradan.. Leopar desenli hırkasını benimle paylaşarak donmamı engelledi kendisi.. Aşırı komik göründüğüm o anların bir sürü fotoğrafı var ellerinde ve her an şantaj yapılabilir durumdayım..?
Bu fotoğraf çekilirken titriyordum.. Ama Volendam’a kadar gitmişsem, kimse beni düzgün birkaç fotoğraf çekilmem için durduramaz, buz gibi havalarda buna dahil..?
Gelelim Volendam’a.. Rüya gibi bir yer.. Kuğuların yüzdüğü, atların keçileri otladığı, yemyeşil arazilerin ve göllerin olduğu, “ah beni bir burada unutsalar” diyeceğiniz sıcacık(!!!) bir kasaba.. Biz gün batımında yetiştiğimiz için sessizlik hakimdi her yere.. Gündüz gezsek neler hissederdim kim bilir.. Gece bomboş sokaklarda yürümek bile bu kadar etkilediyse..?
Postta en son fotoğrafa giderseniz eğer orada bir kuğu göreceksiniz.. Onu yakalayayım da resmini çekeyim diye az koşmadım peşinden.. Çok uğraştırdı beni kerata..? Yine de doğru düzgün bir kare yakalayamadım.. Ama güzel yarıştı..?
NOT: Bir sonraki postta Volendam’ı açık ara farkla sollayacak bir yere gideceğiz..? Meraklanın bakalım biraz..?
Giethoorn, Hollanda
Hollanda gezecek yerler listemizin ikinci sırasında Giethoorn var. Şöyle arkamda benimle birlikte poz veren insanlar olunca aşırı mutlu oluyorum ben ya..?
Giethoorn..? Masal Köy olarakta biliniyor kendileri.. Hayatımda bu kadar huzur dolu bir yar daha keşfetmemiştim..
Giethoorn, ilk olarak Hollandalı film yapımcısı Bert Haanstra‘nın 1958 yapımı filmi Fanfare‘yi çekmesiyle ünlenmeye başlamış. Film sevilince kasaba da ilgi uyandırmış ve turist çekmeye başlamış zaman içinde..
Kuzey’in Venedik’i olarak da biliniyor. Her evin kendine ait bir tekne park alanı var.. Yemyeşil bir arka plan.. Önünde mis gibi kanal manzarası.. Motorlu araç yok.. Ulaşım sadece bisiklet ve tekneler ile sağlanıyor. Öyle bir sükunet hakim ki sadece hayvan sesleri ve kanaldan geçen tekne seslerini duyuyorsunuz. Ama bu sessizlik asla kötü bir his uyandırmıyor içinizde.. Hatta sizi kendine hayran bırakıyor.. Tertemiz havasıyla insanların huzur içinde yaşadığı bir yer..
Giethoorn öyle “ay o kiliseyi gezdim, bu müzeyi göremedim” diye strese girip, koştur koştur gezeceğiniz bir yer değil. Tam tersi yapacak hiç bir şey olmayıp, rahatlamanın tadına varacağınız bir yer. Tek yapmanız gereken kanal boyunca yürüyüp masallardan fırlamış gibi duran evleri, köprüleri izlemek.. Gezerken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz bile.. İyi ki rotamızda olmasa da gitmekte ısrarcı olmuşuz. Ve iyi ki bizim için programı değiştirmiş sevgili @haydiavrupaya ?
Hem aklım, hem kalbim kaldı Giethoorn’da.. Anlayacağınız birkaç post daha bu masal diyarını paylaşıp, anılarımı tazeleyeceğim.. Kıskanmak yok..? Hollanda gezecek yerler açısından çok sengin bir ülke… Gezelim görelim…
Giethoorn hakkında daha detaylı bilgi için: https://www.haydiavrupaya.com/blog/57/masalimsi-hobbit-koyu–giethoorn
Polarına kurban olduğum..?
DM’den sürekli tek başıma nasıl cesaret edip gittiğimle ilgili sorular alıyorum.. İçimde en ufak bir pişmanlık yok, iyi ki tek başıma gitmişim..? O kadar güzel insanlar tanıdım ki..
Yanımda biriyle gitmiş olsaydım, bu kadar keyif almazdım diye düşünüyorum. Çünkü o zaman mecburen en samimi olduğunuz, zorunda kaldığınız kişi birlikte gittiğiniz insan oluyor. Bense o kadar özgürdüm ki.. Yol boyunca kimle gezmek beni memnun ediyorsa, kimlerle gezmekten, konuşmaktan keyif aldıysam o kişilerle gezdim, eğlendim.. Kısacası hayatımda aldığım en mantıklı karardı bana kalırsa, tek başına yola çıkmak..
Deneyin bence.. Yanınızda birinin dırdırını çekmeden gezmek çok keyifli..?
Sonra ortaya böyle pozlar çıkıyor.. Dünyanın en güzel polarlı insanıyla..?? Polarına aşık olduğumu daha önce söylemiş miydim
Amsterdam, HOLLANDA
Kentin “Kuzey’in Venedik’i” olarak anılmasını sağlayan bu kanalların yapımına, Orta Çağ’da barajlardan salınan suların yönetimi ve savunma amacıyla başlanmış. Kentin yüz ölçümünün %25’ini kaplayan kanal sistemi, 100 kilometreyi bulan uzunluğa, 90 adaya ve 1.500 köprüye sahip.
Kanallar içerisinde en ünlüleri olan Herengracht (Soylular Kanalı), Keizergracht (Krallar Kanalı) ve Prinsengracht(Prensler Kanalı) isimlerini Hollanda’nın “Altın Çağı” olarak nitelendirilen sömürgecilik döneminde almışlar. Kanalları gezmenin en güzel ve rahat yollarından bir tanesi 1 saat süren kanal turlarına katılmak..
?Amsterdam bisiklet severler için dünyadaki en güzel şehirlerden biri.. Bisiklet yolları ve park yerleri hemen hemen her yerde var. Yaklaşık beş yüz bin bisikletli yaşıyor Amsterdam’da.. Gördüğünüz heryerde bisiklet var. Otoparkları bile bizim alıştığımızın dışında.. Ben hayatımda ilk defa sadece bisikletlere özel otoparklar gördüm..
??♀️
NOT: Bu arada her bir karede kafam gittikçe güzelleşiyor..? Oksijen yerine marihuana soluyorsunuz resmen.. Legalliğini tartışmaya açıyorum bu platformda..? Ben ki alkol kokusundan sarhoş olan bir insanım, adamlar atmosferdeki havayı değiştirmişler..?
Amsterdam çok güzel değil mi ya?? Burası neresi hiç bilmiyorum. İnternette de bulamadım. Binaların hepsi o kadar güzel ki, sıradan bir ev bile bana önemli bir eser iş gibi geliyor. Yazacak bir şey bulamıyorum, ama paylaşayım var. Bu yapıyla ilgili bilgisi olan yoruma gelsin..? Fotoğraflara bakarken bile kafam bi güzel olmuyor değil..?
?Dam Meydanı, AMSTERDAM
Meydan adını 13. yüzyılda Amstel Nehri’nde inşa edilen barajdan almış. Baraj kelimesinin İngilizcesi “Dam”.. Amstel Dam kalıbı ise zaman içerisinde değişerek Amsterdam olmuş. Meydan oldukça kalabalık.. Ve yılın her zamanı bu şekilde oluyormuş. Turistlerinde bolca vakit geçirdiği bir yer konumunda.. Biz herhangi bir gösteriye den gelemedik malesef.. Fakat bu alanda insanların sosyalleşebileceği çok güzel etkinlikler yapılıyormuş.
Fotoğrafta arka planda gördüğünüz yapı Amsterdam Royal Palace..
Antik Roma dönemi mimarisine uygun dış yapısı tamamen klasikken, içerisi muhteşem döşenen sarayın içi ise kabartmalar, süslemeler, mermer heykeller, frizler ve Rembrandt’ın öğrencileri olan Ferdinand Bol ile Govert Flinck tarafından yapılan tavan resimleri ile dekore edilmiş. Eskiden belediye binası olarak kullanılan bu bina şimdilerde kralın şehre geldiğinde konakladığı bir rezidansa dönüştürülmüş..
Fotoğrafta gördüğünüz uzun, beyaz sütun ise Amsterdam Ulusal Anıtı..
Fakat onunla ilgili bilgilendirmeyi bir sonraki postta yapacağım.. Azıcık meraklandırayım sizi..??
Anıt
İkinci Dünya Savaşı’nda ölen Hollandalılar’ın anısına yapılan 22 metrelik dikilitaş meydanın en görünen yerinde bulunuyor. 1956 yılında yapılan anıt aynı zamanda özgürlüğün de bir simgesi.. Kadraja girmiş yine çılgın bir amca..? Hava soğuk olsa da yansıyan minnacık güneş ışığında bile kısılacak o gözler..? Yine de o kadar kalabalığın içinde tüm anıtı çekebilmek hüner istiyor.
Neeee.. Oralarda bir yerlerde Madame Tussauds mı var..?
Marie Tussaud,1761 – 1850 yılları arasında yaşamış Fransız doğumlu bir hizmetçidir. Yaptığı mum masklar ile özellikle ünlü kişilerin gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlaması ile hayatı değişmiştir.
Londra’da öldüğünde 400 kadar çalışması vardır ve ilk Madame Tussauds Müzesi Londra’da açılıp sonrasında tüm dünyaya yayılmıştır. Bu ünlü müze zincirinin en güzel örneklerinden biri de Amsterdam’ın merkezinde yer almaktadır.
Amsterdam’ın en gözde yerlerinden olan Madame Tussauds Müzesi’nde kraliyet ailesinden, ünlü sanatçı, oyuncu ve sporculara birçok ismin bal mumu heykelini görebilirsiniz..❤️
Haydi Avrupaya
Baştanbaşa Otobüsle Avrupa Turu - Kuzey Avrupa ve İskandinav turu - Orta Avrupa ve Balkan Turu. Ankara İstanbul ve İzmir çıkışlı Otobüsle Avrupa Turları